Hashimoto hastalığının nasıl başladığı tam olarak bilinmiyorsa da genetik eğilim önemlidir. Ailesel özellik gösterir. Aynı ailenin üyelerinde sık görülür. Hashimoto tiroiditi olan hastalarda kuvvetli bir genetik geçiş vardır ve bu hastaların birinci dereceden akrabalarında tiroid antikorları (anti-TPO ve anti-tiroglobulin) yüksek olarak bulunur ve hastalık ailenin diğer üyelerinde de sıklıkla ortaya çıkar. Bu nedenle Hashimoto tiroiditi varsa ailenin diğer üyelerinde de tiroid tetkikleri yapılmalıdır.
Hashimoto tiroidit sıklığı iyod alımı arttıkça artmaktadır. ABD ve Japonya gibi iyod alımının yüksek olduğu ülkelerde sıklığı yüksektir.
Beslenme çok önemlidir. Aslında aynı aile bireylerinde sık görülmesi sadece genetik geçişle açıklanamaz. Aynı aile bireylerinin beslenmesi de benzer olacağından sık görülmesi doğaldır.
CRS ile izlediğimiz hastalarda inflamatuar yanıtı bozuk olanlarda risk daha fazladır.
DSD ile izlediğimiz hastalarda tiroid bezi durumu görülebilmektedir.
Ayrıca çakraların durumu değerlendirildiğinde boğaz çakrasındaki tıkanıklıkların da sorumlu veya belirteç olduğu söylenebilir.
Farklı otoimmün hastalıkları olan bireylerin de hastalanma riski fazladır.
Toplumun % 2’sinde bulunur.Ergenlik çağındaki kızlarda sıklığı % 0.8-1.6’dır. Hashimoto hastalarının % 95’i kadındır ve erkeklere göre 15-20 kat daha fazla görülür.. 30-50 yaşları arasında sık görülmekle birlikte her yaşta görülür.
Anti-TPO antikorunun kanda yüksekliği yaşla birlikte artar ve 70 yaş ve daha büyük kadınların % 33’ünde bu antikor yüksek olarak bulunur.
Anti- TPO ve anti-tiroglobulin antikorlarının ve sadece TSH’nin yüksek olduğu kadınlarda tiroid bezi yetmezliği yani tiroid hormon azlığı her yıl % 5 oranında gelişir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder